Kartal SİDAD Sivas Eğitim Kültür Ve Dayanışma Derneği 2 Temmuz Sivas Katliamı Basın Açıklaması

Madımak Katliamını unutmayacağız! 30 yıl önce, 2 Temmuz 1993 günü insanlık tarihine bir utanç eklendi. 33 şair, yazar, müzisyen ile 2 otel görevlisi Pir Sultan Abdal etkinliğine katılmak için gittikleri Sivas’ta kaldıkları Madımak Otelinde, etraflarını çeviren gözü dönmüş gerici güruh tarafından yakılarak katledildiler. Yıllar geçse de bu vahşi katliamı, bu katliamda hayatını kaybedenleri unutmayacağız, unutturmayacağız.

Kartal SİDAD Sivas Eğitim Kültür Ve Dayanışma Derneği 2 Temmuz Sivas Katliamı Basın Açıklaması
02 Temmuz 2023 - 01:52
Madımak Katliamını unutmayacağız! 30 yıl önce, 2 Temmuz 1993 günü insanlık tarihine bir utanç eklendi. 33 şair, yazar, müzisyen ile 2 otel görevlisi Pir Sultan Abdal etkinliğine katılmak için gittikleri Sivas’ta kaldıkları Madımak Otelinde, etraflarını çeviren gözü dönmüş gerici güruh tarafından yakılarak katledildiler. Yıllar geçse de bu vahşi katliamı, bu katliamda hayatını kaybedenleri unutmayacağız, unutturmayacağız. İsimlerini bir kez daha tek tek iletelim: Edibe Suları Ağbaba, Muhibe Akarsu, Muhlis Akarsu, Gülender Akça, Metin Altıok, Mehmet Atay, Sehergül Ateş, Behçet Sefa Aysan, Erdal Ayrancı, Asım Bezirci, Carina Cuanna, Belkıs Çakır, Serpil Canik, Muammer Çiçek, Nesimi Çimen, Serkan Doğan, Murat Gündüz, Hasret Gültekin, Gülsüm Karababa, Menekşe Kaya, Koray Kaya, Uğur Kaynar, Asaf Koçak, Handan Metin, Sait Metin, Yasemin Sivri, Asuman Sivri, Özlem Şahin, Nurcan Şahin, İnci Türk, Yeşim Özkan, Ahmet Özyurt, Huriye Özkan ve otel çalışanları Kenan Yılmaz ve Ahmet Öztürk Vatandaşlarının can ve mal güvenliğini korumakla yükümlü olan devlet, gözü dönmüş bir kalabalığın 35 canı yakmasına sessiz kaldı. Bu katliam polis ve askerin gözleri önünde alenen işlendi. Katliamın ardından katillerden hesap sorulamadığı gibi, gerçekler gizlenmeye çalışılarak fatura Sivas’a giden aydınlara çıkarılmak istendi. Olayın gerçek failleri yargı önüne çıkarılmadı, katiller serbestçe dolaştılar, zaman aşımı ile 35 canın katledilmesi cezasız kaldı. Sivas Madımak katliamına sessiz kalanlar, göz yumanlar, failleri savunanlar, katilleri yargılamayanlar bu insanlık suçunun ortaklarıdır. Sivas Katliamı Üzerinden yıllar geçse de unutulmayacak bir acının hüznün tarihi 2 Temmuz. Bundan tam 30 yıl önce Pir Sultan Abdal Kültür Şenlikleri için Sivas'a gelen şair, gazeteci, yazar, müzisyen, sanatçı ve aydınların konakladıkları Madımak Oteli'nde diri diri yakılarak katledildiği gündür 2 Temmuz. Biz SİDAD Dernek olarak 2 Temmuz 1993 gününü düşünce ve ifade özgürlüğünün engellendiği, linç kültürü ile yaşam hakkının fiilen sona erdirildiği kara bir gün olarak görmekteyiz. O gün otel çevresinde olanların içinde bulunduğu üzücü ve düşündürücü linç isteği, vahşet kültürünün psiko-sosyolojik yönü yanında, olayın güvenlik kuvvetlerinin, siyasilerin ve devletin tüm yetkili ve sorumlularının gözü önünde gerçekleşmiş olması, durumu daha önemli hale getirmektedir. Ne yazık ki aradan 30 sene geçmiş olmasına rağmen, linç kültüründen beslenen zihniyet halen mevcuttur. Bu zihniyetin meşrulaştırılmaya çalışıldığı bir ortamda, Sivas Katliamı'nı unutmamak ve unutturmamak son derece önem arz etmektedir. Acı olayın yaşandığı gün sekiz saat boyunca otel çevresindekilere herhangi bir müdahale yapılmadığı gibi, dönemin başbakanının “Çok şükür otel dışındaki yurttaşlarımız bir zarar görmemiştir”, dönemin cumhurbaşkanının “Olayda ağır tahrik vardır. Olay münferittir, halk galeyana gelmiştir”, dönemin içişleri bakanının ise “Aziz Nesin'in halkı tahrik etmesi sonucunda galeyana gelen halk bu olayları çıkarmıştır” sözleri halen aklımızdadır. Dönemin siyasileri ve yöneticilerinin bu açıklamaları failleri koruyan ve linç kültürünün yerleşmesini sağlayan sonuçlar doğurmuştur. Ne yazık ki günümüzde de siyasiler hala bu nefret dilinden ve linç kültüründen beslenmektedir. Sivas Katliamı'nın üzerinden geçen onca yıla rağmen, olayın asli failleri ve olayı engellemek için kılını kıpırdatmayan sorumlular yargılanmadığı gibi halkı birbirine düşürmeyi hedefleyen provokasyon ve söylemler artarak devam etmiştir. Katliamın hukuki süreci olayı aydınlatıp faillerin cezalandırılmasından ziyade olayı örtbas etmek ve katil ve failleri aklama sürecine dönüşmüştür. 22 Ekim 1993'te başlayan ceza yargılaması sonunda olayın asıl failleri yargılanmadığı gibi yargılananlar içinde zamanaşımı sebebi ile dosya kapatılmış ve dönemin başbakanı zamanaşımını “Milletimize hayırlı ve uğurlu olsun” diyerek karşılamıştır. Yargılama sürecinde katledilenlerin aileleri ve avukatlarına her türlü zorluk çıkartılmış, tehdit edilmiş, gözdağı verilmiştir. Yapılan göstermelik yargılamada sanıkların avukatlığını yapan kişiler sonrasında adeta ödüllendirilerek milletvekili, bakanlık ve belediyelerde önemli görevlere getirilmişlerdir. Yargılama sonrası verilen zamanaşımı kararı Yargıtay'ca da onanmış olup, bizler her seferinde söylediğimiz gibi insanlığa karşı işlenen suçlarda zamanaşımı müessesesinin işlememesi gerektiğini, toplum vicdanının da rahatlayabilmesi için yaşanan bu acı olay ile yüzleşilmesi gerektiğini düşünmekteyiz. Bu acı olayın aydınlatılmaması ve fail ile sorumluların cezalandırılmaması, başka katliamlara da zemin hazırlamıştır. Açıkça ortadadır ki, gerçekleşen bu katliamın katilleri korunmuş ve bu da yeni katliamları özendirmiştir. Bu olayın sorumlularının bulunarak cezalandırılmadan Türkiye'nin gerçek anlamda bir demokrasiye kavuşamayacağı ortadadır. Burada, 5 Temmuz 1993 günü gerçekleşen ve 35 vatandaşımızın ölümü ile sonuçlanan Başbağlar katliamını da anmadan geçemeyeceğiz. Hain terör örgütü tarafından gerçekleştirilen bu katliam ile masum vatandaşlarımızın ölümüne sebebiyet verilmiş olmasını da kınıyor, Türkiye'nin bir daha bu ve benzeri acı olaylarla karşılaşmamasını umut ediyoruz. Bizler her sene söylediğimiz gibi Sivas katliamının aydınlığa, demokrasiye ve bir arada yaşama kültürüne saldırı olduğunu bildiğimizi, bu ve benzeri saldırıların bitmesi için kutuplaşmadan uzak, laik ve bütünleyici bir yaşam tarzının devletin tüm kurumlarına yerleşmesini, siyasilerin bu yaşam tarzını kurmak üzere hareket etmesi gerektiğini düşünmekteyiz Sivas katliamı insanların düşüncelerine, kimliklerine, farklılıklarına düşman olmanın yarattığı bir insanlık suçudur. Ve bugün de ülkemizde ayrımcılık, farkı düşüncelere tahammülsüzlük ve düşmanlık ne yazıktır ki devam etmektedir. Biz Kartal Sidad olarak katliamların bir daha yaşanmaması için unutmaya karşı koyarak toplumsal hafızayı diri tutmaya devam edeceğiz. Yaşanan katliamları anlatacağız, aktaracağız; çünkü bu ülke topraklarında yaşayan insanların dini, dili, farklı diye, etnik kimliği, düşünceleri, inançları farklı diye, kendi sözlerini söyledi diye, haksızlığa karşı durdu diye ayrımcılığa, şiddete, katliama uğramaları son bulsun istiyoruz. Bu katliamları yaratan zihniyetle mücadele etmezsek, bu zihniyetten türeyen pratikleri teşhir etmezsek, bunları karşımıza almazsak Madımak yanmaya devam edecek ve yeni katliamlar kaçınılmaz olacaktır. Sivas katliamında yitirdiğimiz canları saygıyla anıyoruz. Ve onlara SİDAD Dernek olarak söz veriyoruz, bu topraklarda yaşanan katliamların unutulmasına izin vermeyeceğiz. Kartal SİDAD Sivas Eğitim Kültür Ve Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu Adına Başkan Nazife Hüner

YORUMLAR

  • 0 Yorum